Eşsiz tarihi ve gezilecek yerler listesi oldukça geniş olan İstanbul, Bizans ve Osmanlı imparatorluklarına başkentlik etmiştir. İstanbul’un geçmiş tarihi hakkında bilgi sahibi olmak isteyen gezginler için oldukça fazla sayıda tarihi yapı bulunmaktadır. Bu yapıların en başında gelen; sanatsal ve mimari özellikleri ile ön plana çıkan her yıl yüzbinlerce turist ağırlayan Ayasofya Müzesi‘dir.
Ayasofya Tarihi
İstanbul’da en çok ziyaret edilen müzeler arasında listenin en başında yer alan Ayasofya, 360 yılında kilise olarak yaptırılmış ancak ömrü fazla olmamış ve yıkılmıştır. Yıkılan kilisenin yerine yenisi 415 yılında yapılmış ancak o da meşhur “Nika İsyanı” sırasında yıkılmıştır. İkinci kilisenin de yıkılmasının ardından daha görkemlisi 537 yılında yeniden inşa edilmiştir. Ayasofya (Hagia Sophia), eski Yunan dilinde Holly Wisdom olarak bilinir. Türkçe’ye göre ise “Kutsal Bilgelik” anlamına gelir.
Tarihi yapı, yukarıda da belirtiğimiz gibi yaşadığı deprem ve yangınlar neticesinde 3 kez yeniden inşa edilmiştir. Roma İmparatoru Büyük Konstantin’in, imparatorluk merkezini taşımak istediğini ifade ettikten sonra 360 yılında yapılmış, yaşanan depremler sonrasında Bizans İmparatoru Constantine tarafından yeniden yaptırılmış, 527-565 yıllarına kadar yaşadığı yangınlar ve depremler sonrasında tekrar restore edilmesi gerekmiştir.
Ayasofya’nın bugünkü binası Bizans İmparatoru Justinianos‘un isteği üzerine ünlü mimarlar (Anthemios – Isidoros) tarafından 5 yıl gibi kısa bir süre içerisinde yapılmıştır. Fatih Sultan Mehmet, 1453 yılında İstanbul’u fethi sonrasında Ayasofya’yı camiye çevirmiş ve 482 yıl boyunca bu tarihi yapı camii olarak hizmet vermiştir. 1935 yılında alınan bir karar sonrasında Ayasofya müzeye dönüştürülmüş ve yapılan restorasyon sonrasında ziyarete açılmıştır. Müzeye dönüştürülmesinin ardından günümüzde en çok turist ağırlayan tarihi yapılardan biri haline gelmiştir. Görüldüğü gibi Ayasofya Müzesi Tarihi oldukça eskilere dayanmakta olup ifade ettiği anlam sadece Türkiye için değil tüm dünyada önem arz etmektedir.
Ayasofya Müzesi Hakkında Bilgi
İstanbul’a gelen turistlerin ilk başta gezdikleri yerlerden olan Ayasofya, yıl içerisinde yaklaşık olarak 4 milyon kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Bu kadar yoğun bir ziyaretçi trafiğine sahip olması yapının 1.500 yıllık tarihinin yanında oldukça görkemli bir mimari özelliğe sahip olmasıdır.
Kubbeli bazilika tarzında yapılan Ayasofya, mimari anlamda büyük bir dönüm noktası olarak tüm dünyada kabul görmektedir. Kubbesi çok büyük olmasa da iç içe girmiş kubbeler ve onların uyumuyla sağlanan genişlik dikkate değerdir. Depremler sonrasında zarar görmesi nedeniyle yapıya dıştan payandalar yardımıyla destek sağlanmıştır.
Ayasofya’da toplamda 107 sütun bulunmaktadır. Çeşitli renklerdeki mermerlerden oluşan bu sütunlar Efes, Yunanistan, Ege ve Mısır’daki birçok antik tapınaktan sökülerek buraya getirilmiştir. Sütunların başlarında yer alan ince işçilik süslemeler gerçekten büyüleyici niteliktedir.
Ayasofya Mozaikleri
Ayasofya Müzesinin en ilgi çekici yönlerinden biri de sahip olduğu birbirinden değerli mozaikleridir. Kilisenin camiye dönüştürülmesi sonrasında sıvayla kaplanan mozaikler yüzyıllarca yıl bu şekilde korunmayı başarabilmiştir. Müzeye dönüştürülmesiyle birlikte sıvaların temizlenmesi çalışmaları yapılır ve 1.500 yıllık mozaikler gün yüzüne çıkarılmıştır.
Ayasofya Hat Levhaları
Ayasofya girildiğinde ilk göze çarpan şeylerden birisi ortalama 7.5 metre çapındaki levhalarda hat sanatlarının etkileyici örnekleri olmaktadır. Bu hat levhaları, Sultan Abdülmecid döneminde yapılan restorasyon çalışmaları sırasında Kadıasker Mustafa İzzet Efendi tarafından yazılmıştır.
Ayasofya Müzesi’nde Görülmesi Gereken Bölümler
İki farklı kültüre ve medeniyete ev sahipliği yapan Ayasofya, günümüze kadar eşsiz mimarisini ve kültürel değerini kaybetmeden ziyaretçilere aktarıyor. Tarihi yapının dış kısmında yer alan Padişah Türbeleri, kesinlikle görülmesi gereken bölümler arasında yer almaktadır.
Bu türbeler arasından en fazla dikkat çekeni ise Mimar Sinan tarafından 1574 – 1577 yılları arasında inşaa edilen II. Sultan Selim Türbesi’dir.
Osmanlı ağaç işlemeciliğine dair izleri belirgin bir şekilde görebileceğiniz ‘giriş kapısı’ dikkatli bir şekilde incelenmelidir. Padişah Türbeleri arasında III. Murad, III. Mehmed, I. Mustafa ve Sultan İbrahim türbeleri de II. Sultan Selim kadar dikkat çekicidir.
Müzenin iç kısmında yer alan en önemli bölüm ise görkemli kubbedir. Kubbenin özelliği ise Rodos toprağının kullanılmış olması, Osmanlı Hat Sanatı ile kubbenin uygun bölümleri metinlerle süslenmiştir. İç kısımda yer alan I. Mahmud Kütüphanesi’ni gezmeden müzeden kesinlikle ayrılmamalısınız.
Kütüphane 1739 yılında padişahın emriyle inşaa edilmiştir. Kütüphanenin okuma salonu ve kitapların saklandığı Hazine-i Kütüb bölümleri bulunmaktadır.
Terleyen Sütun (Dilek Sütun)
Efsanelere konu olmayı başaran, duvarları mozaik ile kaplı olan müzenin kuzeybatı yönünde yer alan Dilek Sütunu, imparatorların taç giyme törenlerinin yapıldığı Omphalion görülmesi gereken diğer bölümlerden birkaçıdır.
Kilisedeyken şiddetli bir baş ağrısı yaşayan İmparatoru Justinianos, başını bugün “Terleyen Sütun” olarak bilenen delikli sütuna dayar ve baş ağrısından hemen kurtulur. Bu durum İstanbul halkı içinde hızlıca yayılır ve bu sütun ağrıları dindirmesiyle bir efsaneye dönüşür. Bugün birçok ziyaretçi buradaki deliğe parmağını sokarak 360 derece çevirebildiklerinde dileklerinin gerçek olacağına inanmaktadır.
Ayasofya Müzesi Nerede – Nasıl Gidilir?
Ayasofya Müzesi, İstanbul’un Fatih ilçesine bağlı Sultanahmed semtinde yer almaktadır. İstanbul’un gezilecek yerler listesinde kendisine yer bulan bu önemli tarihi yapıya birkaç alternatif ulaşım şekli ile kolayca ulaşabilirsiniz. Özel araçlarıyla ulaşım sağlayacaklar ile müzenin yerini merak edenler Google haritalar üzerindeki konumuna buradan bakabilirler.
Tramvay, tren, otobüs ve vapur seferlerini kullanarak ulaşabilirsiniz.
Müzeye tramvay ile ulaşmak isterseniz Bağcılar – Kabataş hattını kullanarak, Gülhane ve ya Sultanahmet istasyonlarında inmelisiniz. (T1 – Tramvay hattı)
İstanbul’un farklı semtlerinden kalkan belediye otobüsleri aracılığıyla Eminönü’ne ulaşın, ardından tramvay aktarması ile Sultanahmet Meydanı’na gidebilirsiniz.
Tren ve ya Marmaray ile ulaşım sağlamak isteyen gezginler Sirkeci durağında inip, ardından Sultanahmet için tramvay aktarması yapabilirsiniz.
Sultanahmet Meydanı’nın çevresi özel araçların girişine yasak olduğu için özel aracınız ile gelinmesi tavsiye edilmez.
Ayasofya Müzesi Giriş Ücreti 2019
Ayasofya Müzesi giriş ücreti 60 TL’dir. Giriş ücretlerinin yüksek olması nedeniyle kesinlikle bir Müzekart almanızı önermekteyiz. Giriş ücretinden daha az bir ücretle alacağınız Müzekart ile Ayasofya’nın hemen yanında yer alan Topkapı Sarayı ile İstanbul Arkeoloji Müzesini de gezebilirsiniz. (Bilet gişelerinden Müzekart alma imkanınız bulunmaktadır.)
Ayasofya Müzesine kimler ücretsiz girebilir?
Aşağıdaki şartları taşıyanlar müzeyi yıl içinde ücretsiz gezme hakkına sahiptir.
18 yaş ve altı ve T.C vatandaşı gençler, öğrenciler ve öğrencilere refakat eden öğretmenler,
65 yaş ve üstü T.C vatandaşları,
Gaziler ve şehit yakını kimlik kartına sahip olanlar,
8 yaş altı yabancı uyruklu çocuklar,
MEB’de çalışan öğretmenler,
Er ve erbaşlar, ücretsiz girebilir.
Ayasofya Müzesi Ziyaretçi Saatleri
Ayasofya Müzesi’nde yaz ve kış sezonu uygulanmaktadır. Bu sebeple 15 Nisan – 31 Ekim yaz döneminde her gün 09:00 ile 19:00 saatleri arasında müzeyi ziyaret edebilirsiniz. 01 Kasım – 15 Nisan kış döneminde ise 09:00 ile 17:00 saatleri arasında her gün bu müzeyi ziyaret edebilirsiniz.
Müzeye giriş yapabilmeniz için kapanış saatinden bir saat önce bilet almalısınız. Örneğin, 19:00’da müze kapanıyor ise 17:59’da biletinizi almış olmanız gerekmektedir.
Ayasofya Müzesi, Ramazan ve Kurban Bayramı’nın 1. gününde yarım gün ziyarete kapalıdır. Ayrıca buradan müzenin resmi internet sitesine ulaşarak ayrıntılı bilgiye ulaşabilir ve yetkililerle iletişim kurabilirsiniz.
(İkinci bir duyuruya kadar normalde kapalı olan pazartesi günleri de müze ziyarete açık olacaktır.)