Büyükada Aya Yorgi Kilisesi (Dileklerin Gerçekleştiği Kilise)

İstanbul‘un incileri olarak kabul edilen adaların simgesi haline gelen tarihi yapıların başında kulaktan kulağa yayılan efsanesiyle “Aya Yorgi Kilisesi” gelmektedir. Tüm dileklerin gerçekleştiği yer olarak bilinen bu kiliseye ulaşmak için biraz yorulmanız gerekecek. “Beklenen gün gelecekse çekilen çile kutsaldır.” sözünün bu yokuşun vermiş olduğu ızdırap sonrasında söylenmiş olacağını düşünerek çıkmaya devam edeceğiniz bu yolun sonunda görecekleriniz sizlere “Her şeye değermiş!” dedirtecek cinsten.

Zorlu bir yolculuktan ve bayağı ter atacağınız bir dik yokuştan sonra ulaşabileceğiniz kiliseyi gezmek isteyenler yazımızı okumaya devam edebilir 🙂

Tarihi
Nerede
Ziyaret Saatleri

Büyükada Aya Yorgi Kilisesi

Büyükada’yı ziyaret edenlerin ilk başta görmesi tavsiye edilen ve güzel manzarasıyla gerçekten kendine hayran bıraktıran yer olarak karşımıza “Aya Yorgi Kilisesi” çıkmaktadır. Aşağıda da anlattığımız gibi belki de binlerce yıllık tarihi olan; üstünde barındırdığı inanışların ve sahip olduğu doğal güzellikleriyle son yıllarda ziyaretçi akınına uğrayan kiliseye ulaşmak ise oldukça yorucu. Özellikle kilisenin bulunduğu zirveye ulaşmak için çıkmanız (Bence tırmanmanız) gereken yokuş sizi her an geri döndürecek cinsten. Ama fazla değil, yaklaşık 15 dakikalık bu yorucu yolculuktan sonra zirvede sizi “İyi ki gelmişim” dedirttiren hem tarihi ve doğal bir güzellik beklemekte.

Aya Yorgi’ye giden yokuşun kenarında sık sık yer alan dilek ağaçları ile kilisenin girişindeki dilek kutusu hemen dikkatinizi çeker. Bu kadar dilek objesinin olması elbette boşuna değildir. Çünkü Aya Yorgi Kilisesi tüm dileklerin gerçekleştiği yer olarak bilinir. Bununla ilgili yer alan inanışları yazımızın devamında bulabilirsiniz.

Kiliseyi haftanın her günü saat 16.00’ya kadar gezmek serbest. Sadece pazar günleri yapılan ayinlerde kilise gezmeye gelen misafirlerine kapılarını kapatıyor. Kilisenin içine girmek için herhangi bir giriş ücreti ödemenize gerek yok.

Kilisenin içinde birçok resim bulunmakta. Bu resimlerin hikayesine ve anlamlarına kolayca ulaşabilmeniz için girişte bulunan katalogları okuyabilirsiniz.

Kilisenin içinde fotoğraf çekmek kesinlikle yasak. Fotoğraf çekmeye yeltendiğinizde biraz sert bir tavırla çekemeyeceğiniz yönünde uyarılar alıyorsunuz. Bu nedenle sizlerle ancak kilisenin dıştan görünüşüyle ilgili fotoğraflar paylaşabilmekteyiz. İçini de artık siz ziyaret ettiğinde görürsünüz 😉

Aya Yorgi Kilisesi Tarihi ve Efsanesi

Aya Yorgi Kilisesi’nin bugünkü binasının temelleri 1905 yılında atılmış olmasına rağmen elde edilen bilgilere göre kilisenin buradaki varlığı daha öncesinde manastır olarak 1751 yılına kadar gitmektedir. Efsaneye göre ise buranın tarihi ve kutsallığı binlerce yıl öncesine kadar gitmektedir. Rumlar tarafından “Aya Yorgos” olarak telaffuz edilen kilise zamanla şimdiki ismiyle anılır olmuştur. İki katlı bir yapı olarak inşa edilen kilisenin en dikkat çeken yanı ise duvarında bir mızrak ikonasının olmasıdır. Bu mızrakla Saint George’un denizden çıkan bir canavarı öldürdüğüne inanılır. Üstünde bu kadar inanışın olması bu kiliseyi Ortodoks Hristiyanları için oldukça kutsal bir yer haline getirmiştir. Ortodoksların Türkiye’deki hac olarak kabul ettikleri iki kutsal yerden biri olan kiliseye (diğer yer ise Meryem Ana evidir.) 23 Nisan ve 23 Eylül tarihlerinde ise yoğun bir ziyaretçi akını olur. Öyle ki bugünlerde ada vapurlarında, kilise yokuşunda ve Aya Yorgi tepesinde kalabalıktan neredeyse adım atılacak yer bulunmaz. Bu tarihlerde kilisenin ziyaret edilmesiyle ilgili şu şekilde bir efsane anlatılır:

Tüm Dileklerin Gerçekleştiği Kilise

İnanışa göre Bizans döneminde Büyükada işgale uğrayınca papazlar kutsal eşyalar daha sonra çıkarılmak üzere toprağa gömülür. Aradan uzun yıllar geçer ve bir çoban rüyasında bu kutsal eşyalarla ilgili rüya görür. Rüyasında aziz, çobanı bir yere çağırır. Azizin dediklerin yapan çoban çıplak ayakla bu yokuşu tırmanır ve bir çan sesini duyduğunda toprağı kazmaya başlar. Toprak altında bulunan kutsal eşyalar ile kilisenin simgesi olan ikona gün yüzüne çıkmış olur. Bu efsanedeki inanışa göre 23 Nisan ve 23 Eylül tarihlerinde kilise zirvesine hiç konuşmadan ve çıplak ayakla ulaşanlar yarı hacı olarak kabul görürler. Ayrıca bu günlerde ziyareti gerçekleştirmek diğer günlere nazaran daha kutsal olarak görülür.
Zorlu yokuştan sonra kiliseye ulaşanlar dileklerini bir kağıda yazıp dilek kutusuna atabiliyorlar. Kiliseden ayrılırken de bir anahtar ya da kilise çanını yanına alan ziyaretçilerin dilekleri kabul olursa bu eşyayı kiliseye götürmeleri de efsaneye göre zorunlu tutuluyor. Ayrıca yokuşun başında bir ucu bağlanan ipi makarayla aça aça yukarıya ulaşanların kısmetlerinin de sonuna kadar açılacağı şeklinde inanışlar mevcuttur. Ayrıca yokuş kenarlarında bulunan ağaçlara dileklerin yazılarak adak yapılabilir.

Aya Yorgi Kilisesi Nerede? Aya Yorgi’ye Nasıl Gidilir?

Aya Yorgi Kilisesi İstanbul adalarının en büyüğü olan “Büyükada”nın en 200 metrelik en yüksek tepesinde yer almaktadır. Google konumu üzerinden adanın yerini kolayca bulabilirsiniz.

Aya Yorgi Kilisesi’ne ulaşmak için öncelikle Büyükada’ya gelmeniz gerekiyor. Büyükada’ya; Bostancı, Kabataş, Yalova, Avcılar, Kartal, Eminönü, Kadıköy, Karaköy, Bakırköy ve Yeşilköy’den kalkan gemilerle ulaşmak mümkündür. Anadolu yakasında oturanlar Bostancı’dan hizmet veren Mavi Marmara ile 30 dakikada, Kartal’dan ise Prenses Tur ile yarım saatte bir kalkan gemilerle yaklaşık olarak 20 dakikada adaya ulaşabilirler. Avrupa yakasında oturanlar ise ortalama bir saat sürede adaya ulaşabilirler.

Büyükada iskelesinden sonra Aya Yorgi Kilisesi yokuşu olarak da bilinen noktaya ulaşmak ise üç farklı seçenekle sizi bekliyor. Adada oldukça popüler olan faytonlarla güzel bir ada keyfi yaparak bu yokuşa yaklaşık 5 dakikada ulaşabilirsiniz. Yine adada görmeye alışacağınız bisikletlerle biraz yorularak ama o kadar güzel bir yaklaşık 20 dakikalık yolculuktan sonra bu yokuşa gelebilirsiniz. Son olarak bizim yaptığımız gibi adanın tüm güzelliklerine doya doya bakabilmek ve o güzelim ada evlerini fotoğraflayabilmek için yürümeyi tercih edebilirsiniz.

Hangi seçeneği seçerseniz seçin gelmeniz gereken ilk yer kiliseye çıkan yokuşun başı olacaktır. Faytonla gelenlerin yolculuğu burada sona eriyor. Bisikletle gelenler ise bisikletlerini 1 TL karşılığında görevliye emanet edebilirler. Bisikletini emanete bırakmak istemeyenlerin yaklaşık 900 metrelik o dik yokuşu bisikletle çıkmak zorunda kalacaklarını hatırlatalım. Bisikletiyle o zorlu yokuşu çıkanların her çıkışın bir de inişi vardır deyimine atıfta bulunarak keyifli ve hızlı bir iniş yapmalarını tahmin etmek zor olmasa gerek. Ancak yürüyerek çıkanların inerlerken de dik yokuştan dolayı biraz zorlanacaklarını hatırlatalım 🙂 Yani her halükarda bu ziyaret sizleri birazcık (ne birazı canım) yoracak.

Aya Yorgi Kır Lokantası

Onca yol gittiniz, hayatınızda bir daha göremeyeceğiniz o ünlü yokuştan tırmanarak zirveye ulaştınız. Artık burada arayacağınız tek şey güzel manzara eşliğinde sizleri serinletecek ve kaybettiğiniz sıvıyı telafi edecek bir şeyler içmek olacaktır 🙂

Aya Yorgi’ye çıkmanız için bir başka sebebiniz de burada yer alan muhteşem bir manzaraya da sahip olan “Yücetepe Kır Lokantası” olabilir. Fiyatları oldukça yüksek olan adaya göre sizi şaşırtacak son derece makul fiyatlarıyla (ilk geldiğimde ada pahalıysa kim bilir bura nasıldır diye çekinerek oturmuştum:)) ziyaretçilerin mutlaka oturup bir şeyler atıştırıp büyüleyici manzarasına daldığı kır lokantasında vakit geçirmenizi şiddetle tavsiye ediyoruz.

Bu kadar övgüden sonra artık manzarasının güzelliğini bir kenara bırakacak olursak lokanta; oldukça lezzetli et ızgarası, sucuğu, paçanga böreği, herkesin övgüyle bahsettiği patates kızartmasıyla Büyükada’nın olmazsa olmazı olmayı başarmıştır.

Sizlere rehber olmak adına Büyükada’ya ve kiliseye yaptığımız ziyaretlerden sonra edindiğimiz tecrübeleri sizlerle paylaşmaya devam ediyoruz. Aya Yorgi’yi gezecek olanların gitmeden önce bilmeleri gereken diğer bilgiler ise şu şekildedir: