Anadolu’nun en güzel şehirlerinden birisi olan Eskişehir, zengin kültür mirası, köklü tarihi, coğrafi yapısı ve eğlenceli gece hayatı ile son zamanların en çok tercih edilen turizm bölgelerinden birisi arasında yer almaktadır. Eskişehir’in hem Ankara hem de İstanbul’a yakın olması ve özellikle bu şehirlerden hızlı trenlerle 1.5 ve 2 saat arasında ulaşım sağlanması ve “Eskişehir gezilecek yerler“in çok sayıda olması şehrin ziyaretçi sayısının son yıllarda fazla olmasını sağlamaktadır.
Eskişehir’de Gezilecek Yerler?
Eskişehir’e gelen ya da gelmeyi düşünen ziyaretçilerin nereden gezmeye başlayacaklarını bilememeleri son derece yüksek bir ihtimal 🙂 Bu nedenle “Eskişehir turu” yapmak isteyenlerin gezmeye başlamadan önce mutlaka görülmesi gereken yerlerle ilgili yazdığımız bu yazıyı okumalarını öneriyoruz. Bu arada gezilecek birçok tarihi ve doğal güzelliğe ev sahipliği yapan şehrin çok sayıda görülmesi gereken yeri olduğundan Eskişehir gezisi düşünenlerin en azından bir gün konaklamalarını tavsiye ediyoruz. Peki Türkiye’nin en gelişmiş ve modern şehirlerinden birisi olarak kabul edilen Eskişehir’de nereleri gezebilirsiniz ?
1. Porsuk Çayı
Eskişehir’in en önemli simgeleri arasında sayılan Porsuk Çayı, Sakarya Irmağı’nın en uzun kolu olması ile birlikte Dumlupınar’da bulunan ve Kızıltaş Suyu ile Altıntaş Ovasını birleştiren Bayatçık Deresi, en uzak kaynağıdır. Porsuk Çayı, Kütahya ve Eskişehir’in içinden geçerek Sakarya’ya dökülür ve toplam uzunluğu 448 km’dir. Eğer Eskişehir’e kadar geldiyseniz Porsuk Çayı’nda botlarla ya da sandallar ile gezi yapmadan dönmemenizi tavsiye ediyoruz. Porsuk Çayı üzerinde yapılan gondol seferlerinden kısaca bahsetmek gerekirse; gondollar, Venedik kıyafeti giymiş kaptanlar tarafında kullanılır, her gondol 4 kişilik bir kapasiteye sahiptir ve genelikle bir sefer, ortalama 20 dakika sürmektedir. Bir gondolu kiralamanın ücreti 15 tl’dir.
2. Odunpazarı Evleri
Eskişehir’in en turistik bölgelerinden birisinde ve koruma altındaki bir ilçede bulunan Odunpazarı Evleri, Osmanlı Dönemi’nden kalma tarihi yapılar olarak gerek mimarisi gerekse motifleri ile bölgenin en çok dikkat çeken yapılarını oluşturmaktadırlar. Odunpazarı evleri genel olarak iki farklı tipte inşa edilmişlerdir. Bunlardan ilkinde; evlerin girişleri sokak üzerindendir ve bahçeleri arka tarafta bulunur ancak ikincisinde; evlerin bahçeleri öndedir ve evler bahçenin içerisinde yapılmıştır. Odunpazarı evleri, 1, 2 ve 3 katlı olarak inşa edilmişlerdir ve içerisinde bir sofa ve çevresinde odalar bulunmaktadır. Çok katlı olan evlerde; zemin kat, mutfak ve depo olarak kullanılırken üst kat yaşam alanı olarak kullanılmaktadır. Evlerin en önemli bölümü ise; diğer bölümlere göre daha büyük olan ve ön cephelerde, her iki tarafa da yapılmış olan pencereli köşe odalarıdır. Günümüzde, bir açık hava müzesi tadında gezilelebilecek olan Odunpazarı Evleri, Eskişehir’in Odunpazarı ilçesinin güney tarafında bulunan tepelerin üzerinde kurulmuş durumdadırlar ve bademlik olarak anılan bölgeye kadar uzanırlar. Rivayete göre; Eskişehir’e yerleşen ilk halk, nereye yerleşeceklerine karar vermek için Odunpazarı’na ve Porsuk Çayı’nın olduğu bölgeye birer tane koyun ciğeri asmışlardır ve hangisinin daha uzun dayanacağına bakarak yerleşim yeri seçmeye karar vermişlerdir. İlk olarak Porsuk Çayı’na astıkları ciğerin bozulmuş olması nedeniyle yerleşim yeri olarak Odunpazarı’nı tercih etmişlerdir.
3. Atlıhan Çarşısı
Kurşunlu Camii ve Külliyesi’nin hemen bitişiğinde bulunan çarşı içerisinde, birçok değişik ürünün satıldığı butik dükkanlar bulunmaktadır. Dünyaca ünlü olan, her yıl yerli yabancı binlerce turist tarafından ziyaret edilen el sanatlarının satışının yapıldığı bu çarşı, ilk bakışta size eski bir köşk izlenimi verecektir ki dış kapıdan içerisiye girdiğinizde, sizi bir iç avlu karşılar. Avlunun yan taraflarında yer alan dükkanlar, iki katlı olmalarına rağmen aslında tek bir yapıya aittirler. Bazı dükkanların üst katları atölye olarak kullanılırken bazılarının ki ise satış amaçlı olarak hizmet vermektedir. Osmanlı Dönemleri içerisinde köylüler, şehre geldiklerinde, odun pazarının kurulu olduğu meydana gitmeden önce atlarını bu hana getirerek ortaya bağlar, handan bir oda kiralar ve gündüz saatlerinde işlerini hallederek gece burada konaklarlarmış. Bu nedenle ismini, atların orta yere bağlandığı bir han olarak bilinmesi nedeniyle Atlıhan olarak almıştır. 2006 yılına kadar orjinal yapısı bozulmadan korunan han, günümüzde restore edilerek el sanatlarının satıldığı bir çarşı haline getirilmiştir.
4. Lületaşı Müzesi
5000 yıldır varlığı bilinen ve kullanılan lületaşı, “Beyaz Altın” olarak da bilinmektedir. Dünyadaki ilk lületaşı müzesi olarak kabul edilen müze, Kurşunlu Camii ve Külliyesi içerisinde olmakla birlikte 1989 yılından itibaren varlığını sürdürmektedir. Müzenin ilk eserleri, her yıl düzenli olarak organize edilen Lületaşı festivali ve yarışmalar ile sağlanmış olmakla birlikte günümüzde, müze içerisinde, yaklaşık 60 farklı sanatçı tarafından yapılmış 400’den fazla ürün serilenmektedir. Müze içerisinde en çok ilgi çeken ürünler ise; pipo, tesbih, kitap ayracı, kolye ve bileklik gibi aksesuarlar olarak sıralanabilirler.
5. Frig Vadisi
Tarihsel süreç içerisinde, Yukarı Sakarya Vadisi’nin Eskişehir, Afyonkarahisar ve Kütahya illerinde, siyasi ve kültürel olarak varolan Frigler, klasik dönem içerisinde, bulundukları bölge içerisinde oldukça etkin bir güç olarak varolmuşlardır. Kapadokya’daki peri bacaları gibi birçok değişik oluşuma ev sahipliği yapan ve Frig Vadisi olarak adlandırılan dağlık Frigya Bölgesi, Dünya Kültürel ve Doğal Mirası listesine girmesi için aday gösterilen Yazılıkaya Ören Yeri, Açık Hava Tapınakları olarak da bilinen Frig Kaya Anıtları, Midas Anıtı olarak da bilinen Yazılıkaya, Bitmemiş Anıt, Sümbüllü Anıt ya da Damalı Anıtolarak da bilinen Motifli Anıt, Arezastis olarak da bilinen Küçük Yazılıkaya Anıtı, Bahşiş Anıtı olarak da bilinen Bahşeyiş Anıtı, Anıtsal Frig Kaya Mezarı, Gerdekkaya Mezar Anıtı, Hamamkaya Anıtı, Aslanlı Mabed, Seyircek olarak da bilinen Büyükyayla Nekropolü ve Frig Kaleleri gibi birçok arkeolojik ve sit alanına ev sahipliği yapıyor olması nedeniyle koruma altına alınmış durumdadır.
6. Yazılıkaya Ören Yeri ( Midas Kenti)
Şehir merkezine 80 km mesafedeki Han ilçesi sınırları içerisinde bulunan kent, 1315 metrelik bir yükseklikte, dikdörtgen bir şekilde ve Frigya yaylası üzerinde yer almaktadır. Antik Kentin ve bölgenin en önemli yapısı olarak ise MİDAS ANITI kabul edilmektedir.
7. Midas Anıtı
Anıtın üzerinde Frig yazıları bulunmuş olması nedeniyle “YAZILIKAYA” olarak kabul edilen ancak yazılı kaynaklarda “MİDAS” adı ile anılmış olması nedeniyle “MİDAS ANITI” anıtı olarak literatüre geçen anıt, Frigya sanatının tipik bir örneğini oluşturmaktadır. M.Ö.550 yıllarında yapıldığı tahmin edilen ve Midas Antik Kenti’nin kuzeydoğu eteğinde, öne doğru çıkıntı yapmış halde bulunan bir kaya kütlesinin üzerinde bulunan anıtın sol üst kısmında, düzleştirilmiş bir ana kaya üzerinde Frigçe olarak Midai yazısının bulunması nedeniyle MİDAS ANITI olarak adlandırılmış ancak bölge halkı tarafından, üzerinde yazılar olması nedeniyle yazılı anıt olarak anılmıştır. Anıt, yaklaşık 2 metrelik bir yüksekliğe sahip olmakla birlikte doğu yönüne bakmaktadır ve genişliği 16.5 metredir. 1930’lu yıllarda, anıt çevresinde, ana kayanın üzerindeki dolgu toprakta yapılan kazı çalışmaları sonucunda bulunan kuzeye doğru ilerleyen bir avlu ve 4 tane sütun kaidesi, araştırmacılar tarafından, Ana Tanrıça Matar’a adanmış büyük bir açıkhava kült komplesi olarak kabul edilmiştir. Anıtın en ilgi çekici özelliği olarak ise; üzerinde yer alan ve günümüzde dahi gizemi tam olarak çözülememiş üç yazıt olarak kabul edilmektedir. Birinci yazıt; 11 metrelik bir uzunluğa sahiptir, üzerinde kral Midas’ın adı yer almaktadır ve harf boyutları ise, 0.45 m ile 0.40 m arasında değişkenlik göstermektedir. İkinci yazıt; anıtın sağ tarafındaki yan çerçevesi üzerinde bulunmaktadır, 4.75 metrelik bir uzunluğa sahiptir, üzerinde bulunan baba kelimesi oldukça ilgi çekmektedir, ilk yazıta göre daha özel olduğu tahmin edilen yazıtın harf boyutları ise, 0.25m’dir. Üçüncü yazıt; anıtın sol tarafında bulunan nişin içerisinde bulunur, nişin sol duvarından başlar ve arka duvar üzerinden sağ duvara doğru devam eder, 4.45 metre uzunluğundadır ve harf boyutları 0.40 ile 0.45 metre arasında değişkenlik göstermektedir.
8. Areyastis Anıtı
Küçük Yazılıkaya olarak da bilinen anıt, Yazılıkaya Köyü’nün 1.7 km kuzeyinde ve yola 130 metre mesafede bulunan kayalardan bir tanesi üzerine yapılmıştır. Gözde Kale ve Pişmiş Kale’nin tam karşısında olması nedeniyle dikkat çeken anıtın sağ tarafında bulunan yazıtın üzerinde, Frigçe olarak “Areyastin” kelimesinin bulunması nedeniyle bu isim verilmiş olmakla birlikte bölge içerisinde, Hasanbey Kayası olarak da bilinmektedir. Anıt, 5.5 metre yüksekliğe ve 4.2 metrelik bir genişliğe sahiptir. Tepe akroteri ile taçlandırılmış olan anıtın çatısı, üçgen alınlıklıdır ve her iki tarafında ddaa kabartma olarak birer pencere bulunmaktadır. Anıt üzerinde, 3 tane Frigçe yazıt yer almaktadır. Birinci yazıt, 7 metre uzunluğa sahiptir, frizin sol tarafından başlar ve akroterin hem sağında hem solunda olacak şekilde devam eder. İkinci yazıt, 8 metre uzunluğundadır, anıtın üst kısmındadır ve ana kayada yer alır. Üçüncü yazıt, 3 metre uzunluğundadır, anıtın yan yüzünde ve yukardan aşağıya doğru kayaya kazılarak yazılmıştır. Yazıtların hepsinin iyi okunabilmesine rağmen anlamları bilinememektedir.
9. Bitmemiş Anıt
Midas Anıtı’nın 200 metre batısında yer alan anıtın mimari özelliklerindeki orantısızlık nedeniyle anıtın bitirilemeden bırakıldığı düşünülmektedir ki bu neden Bitmemiş Anıt ismi verilmiştir. 7 metre yüksekliğe ve 10 metre genişliğe sahip olan anıtın alınlık pervazları, kabartma baklava motifleri ile süslenmiş durumdadır.
10. Gerdekkaya Mezarları
Çukurca Köyü’ne 500 metre mesafede bulunan Mezar Anıtı, büyük bir kaya kütlesinin doğu tarafının oyularak yapılması sonucu oluşturulmuştur. Giriş kapısından girdiğinizde, holün arka tarafında, yan yana bulunan iki mezar kapısı tarafından karşılanırsınız. Mezar odalarının yan ve arka duvarlarında bulunan kemerli mezar tekneleri, en dikkat çekiçi ayrıntılar olmakla birlikte Gerdekkaya Mezarı’nın, Hellenistik Dönem içerisinde yapıldığı ve Roma ve Bizans Dönemlerinde ilaveler ve değişiklikler yapıldığı bilinmektedir.
11. Karakaya Mağarası
Mihalıççık ilçesinin Yamlıkaya Köyü sınırları içerisinde yer alır ve ulaşımı oldukça kolay bir mağaradır. Turizm bakımından, bölgenin önemli noktalarından birisi olan mağarada, sarkıtlar, sütunlar, patmış mısır şekilli damlataşları, örtü damlataşları ve sulu damlataş havuzları görebilirsiniz.
12. Pessinus Şehri
Sivrihisar ilçesine 16 km mesafedeki Ballıhisar köyü sınırları içerisinde bulunan ve “ Tanrıça Kybele” adına kurulan şehir, Frigyalılar tarafından inşa edilmiştir. Bergama Krallığı dönemi içerisinde en parlak zamanlarını geçiren şehir, Hellenistik Dönem’de, Galatlar’ın bir kabilesi olan Tolistoboglar’a da ev sahipliği yapmıştır.
13. Yunus Emre Türbesi ve Müzesi
“Yaratılanı Severim Yaratandan Ötürü” sözü ile bilinen ve ilahi aşkı en iyi anlatan şairlerimiz arasında yer alan Yunus Emre’nin Türbesi ve Müzesi, Eskişehir’in Mihalıçcık İlçesi’ne bağlı olan Yunus Emre Beldesi içerisinde yer almaktadır. Yunan işgali sırasında ilk mezarının yıkılması nedeniyle 1949 yılında yapılan yeni mezarının mezartaşının ön cephesine yazılmış olan “Gelin Tanış Olalım, İşi Kolay Kılalım, Sevelim Sevilelim, Bu Dünya Kimseye Kalmaz” sözleri, Yunus Emre’nin hayat felsefesini özetlerken aynı bölge içerisinde bulunan müze içerisinde de, ilk mezardan geriye kalan parçalar, üzerinde Yunus Emre’nin dörtlüklerinin yer aldığı levhalar ve şair ile ilgili kitaplar sergilenmektedir.
14. Seyit Battal Gazi Külliyesi
Emevilerin Bizans’a karşı başlattıkları seferlere komutanlık etmiş olan ünlü İslam Komutanı Seyit Battal Gazi’nin türbesi, Seyitgazi İlçesi sınırları içerisinde ve 150 metre yükseklikteki Üçler Tepesi’nin doğuya bakan tarafında bulunmaktadır. 740 yılında öldüğü bilinen Battal Gazi, en son savaşını, ilçe sınırları içerisinde bulunan Nakolea Kalesi önünde gerçekleştirmiştir. İçerisinde, Battal Gazi ve 1. Keykubat’ın annesi Ummuhan Hatun gibi isimlerin de mezalarının bulunduğu türbenin olduğu alan, ilk yapıldığı zamanlar bir külliye olarak yapılmış olmakla birlikte günümüze kadar ulaşmayı başarmış olan en önemli Selçuklu eserleri arasında bulunmaktadırlar. İçerisinde, türbe, çilehane, cami ve dershane gibi yapılarında yer aldığı külliyede, en dikkat çekici eser olarak ise; Battal Gazi’nin 5 metrelik sandukası gösterilmektedir. Yapının bir başka dikkat çeken bölümü ise; çilehanedir ki Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar aktif olarak kullanılan Çilehane, insanların bir metrekarelik bir alan içerisinde, kendi gerçeklikleriyle başbaşa kalarak inzivaya çekildikleri yerdir. Medrese olarak da bilinen dersane ise; döneme ait eğitim anlayışı ile ilgili izler taşıyor olması nedeniyle önem arz etmektedir.
15. Şeyh Edebali Türbesi
Osmanlı Devleti’nin kuruluş felsefesinin en temel taşlarını oluşturan kişi olarak bilinen ve Osmanlı Devleti’nin kurucusu olan Osman Bey’in kayınpederi olan Şeyh Edebali adına yapılan türbe, ikamet yeri olarak da bilinen Eskişehir ilinin Odunpazarı ilçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Hacı Bektaş-ı Veli ve Mevlana’dan eğitim almış olması nedeniyle de ayrıca önem arz eden bir şahsiyettir.
16. Kurşunlu Camii ve Külliyesi
Veziri-sanî Mustafa Paşa tarafından 1525 yılında yaptırılan cami, Odunpazarı ilçesinin Paşa Mahallesi içerisinde yer almaktadır. Görkemli kubbeleri ve sessiz bahçesi ile sizi tarih içerisinde bir yolculuğa çıkararak Osmanlı Dönemi’ne kadar götüren cami, İmaret, Aşevi, Kervansaray,Şadırvan, Cami, Sıbyan Mektebi, Medrese olarak da bilinen Mevlevihane ve Tabhane olarak 7 farklı bölümden meydana gelmektedir.
17. Alaaddin Camii
Eskişehir il merkezi içerisinde yer alan ve bir Selçuklu eseri olan cami, 1267 yılında, cami olarak inşa edilmiş ancak 1944 ile 1951 yılları arasında müze olarak kullanılmış ve sonrasında, Eskişehir Arkeoloji Müzesi’nin açılması ile birlikte cami olarak tekrar ibadete açılmıştır.
18. Doğanlı Kale
Frig Dönemi’ne ait olan kale, Seyitgazi İlçesi’nin Çukurca Köyü yakınlarında yer almakla birlikte kalenin üst kısmında bulunan kayanın “doğan” a benzemesi nedeniyle kaleye Doğanlı Kale adı verilmiştir. Kalenin, Roma ve Bizans dönemlerinde kullanıldığı bilinmekle birlikte aynı dönemler içerisinde, yeraltı geçitleri ve mezar taşları eklenmiştir.
19. Han Antik Kenti
Şehir merkezinin güneydoğusunda bulunan antik kent, doğal kayalıkların yeraltına doğru oyularak yapılması ile inşa edilmiş 3 odadan meydana gelmektedir ki yeraltında bulunan mekanlar birbirlerine koridorlar aracılığı ile bağlanırken antik kent, en alt seviyede, kuzeyde bulunan temiz bir su kanalına bağlanmaktadır.
20. Cumhuriyet Tarihi Müzesi
1916 yılında, Mimar Kemalettin tarafından Turan Numune Mektebi olarak yaptırılan ancak 1994 yılında yapılan restorasyon çalışmaları sonrasında Cumhuriyet Tarihi Müzesi olarak hizmet vermeye başlayan müze, Kurtuluş Savaşı’nı takip eden süreç içerisinde, Türkiye Cumhuriyeti’nde gerçekleşen ekonomi, siyasi, kültürel ve sosyal değişimleri, belgeler ile anlatmak amacıyla kurulmuştur. Müze içerisinde, Atatürk’ün; birçok kişisel eşyası ve İnönü Savaşlarına, Sakarya Savaşlarına, Çanakkale Savaşına ve Büyük Taarruza ait 131 fotoğraf ile birlikte olan Yavuz, Muavebet-i Milliye, Bandırma Vapuru gibi birçok önemli geminin de maketleri sergilenmektedir.
21. Kara Mağara
Sakarya Nehri’nin kuzey tarafındaki başlangıç noktasında bulunan mağara, içerisinde bulunan sarkıtlar, dikitler, duvar damlataşları ve sütunları nedeniyle bölgenin en ilgi çekici turizm elementlerinden birisini oluşturmaktadır.
22. Eskişehir Ulu Camii
1274 yılında, Mevlana’nın yakın arkadaşı olan Eminiddin Mikail tarafından yaptırılan cami, Selçuklu Dönemi eserlerinin en başarılı örneklerinden birisi olarak kabul edilmektedir.
23. Sarıkaya Mağarası
Karakaya Mağarası’na 1.5 km mesafede ve Çatalkaya Deresi’nın sol tarafında yer alan mağara, sarkıtları, dikitleri, perde damlataşları, damlataş havuzları ve sütunlarının oluşumları ile ziyaretçilerini adeta büyüleyen bir güzelliğe sahiptir.
24. Küllüoba Höyüğü
Şehir merkezine 35 km, Seyitgazi ilçesine 15 km mesafede bulunan Küllüoba Höyüğü’nün tarihi, Geç Kalkolitik ve Erken Tunç Çağına kadar uzanmaktadır.
25. Osmanlı Evi
TBMM’nin 1. dönem milletvekili ‘Yeşil Efendi’ lakabıyla bilinen Halil İbrahim Efendi tarafından yaptırılan ev, Odunpazarı Evleri içerisindeki en zengin süsleme sanatına ve ahşap işçiliğine sahip olması nedeniyle dikkatleri üzerine çekmesinin yanısıra Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Mustafa Kemal Atatür’ü ağırlamış olması nedeniyle de ayrıca önem arz etmektedir. Günümüzde restorant ve müze olarak hizmet veren evin, 1880 ie 1892 yılları arasında yapıldığı tahmin edilmektedir.
26. Avlakkaya
Şehir merkezine 35 km mesafede yer alan Avlakkaya, içerisinde barındırdığı yeşilin her tonundan renklerle ve şelalesi ile ziyaretçilerini kendisine hayran bırakacak güzelliktedir. Doğa tutkunlarının vazgeçilmez tercihlerinden birisi olan bölge, ayrıca birçok doğa sporu, keşif gezileri ve piknik alternatifleri de sunmaktadır.
27. Çatacık Ormanları
Sündüke Dağları’nın arasındaki bir yaylada yer alan ve şehir merkezine 93 km mesafede olan orman, geyik üretme çiftliğine ev sahipliği yapıyor olmasının yanısıra zengin bitki örtüsü ve bol oksijen içeren havası ile doğa tutkunlarının ilk tercihleri arasında yer almaktadır.
28. Reşadiye Camii
Sultan Reşat Dönemi’ne denk gelen bir zaman dilimi içerisinde yapılmış olması nedeniyle Reşadiye Camii olarak adlandırılmış olan camii, kubbe ve minareleri ile Osmanlı mimarisinin en güzel örnekleri arasında yerini almakla birlikte İstanbul’da bulunan Yeni Camii’den esinlenerek yapıldığı tahmin edilmektedir.
29. Yelinüstü Mağarası
Günyüzü ilçesi sınırları içerisinde bulunan ve oldukça kolay bir ulaşım yoluna sahip olan mağara, 420 metre uzunluğa sahiptir, iki farklı bölümden oluşur ve birbirinden güzel damlataşlara ev sahipliği yapmaktadır. Mağaranın içerisinde bulunan kalıntılardan yola çıkılarak eski zamanlarda mağara içerisinde bir yaşam sürüldüğü tahmin edilmektedir.
30. Çağdaş Cam Sanatları Müzesi
Türkiye’nin ilk cam sanatları müzesi olan müze, 2007 yılında hizmete girmiştir. Yerli ve yabancı birçok sanatçının müzeye hediye ettikleri eserler ile birlikte müze içerisinde, toplam 42 farklı sanatçıya ait eserler sergilenmektedir.
31. Yelini Mağarası
271 metre uzunluğu bulunan mağara, Kayakent beldesi sınırları içerisinde yer almaktadır. İçerisinde bulunan damlataş ve sütunlar oldukça dikkat çekici olmakla birlikte mağara içerisinde yer alan birçok oda ve salon gibi değişik oluşumlara da rastlanabilmektedir.
Solonun Mezarı : Frigler dönemi içerisinde yapıldığı bilinen mezar, Yarım Ağa Konağı’nın doğu tarafında bulunan köy evleri içerisinden birine bitişik olan bir kaya kütlesinin oyularak yapılması sonucunda oluşturulmuştur. Aslanlı Mabet olarak da bilinen yapı, ismini ana ofanın kapı lentosu üzerinde bulunan yazıtta geçen “Solon” kelimesinden almıştır.
32. Şehr-i Aşk Adası
Porsuk Çayı’nın üzerinde yer alan bir yapay ada olan ve köprü ile ulaşım sağlanılan ada, yemyeşil bir alanın kuşattığı küçük bir akarsu ve bir park alanına ev sahipliği yapmaktadır. Ada, şehre aşk imajını yerleştirmek amacıyla 2010 yılında açılmış olmakla birlikte adanın içerisinde, sevdiğinizin ismini kazıyabileceğiniz kütükler de bulunmaktadır. Kazımış olduğunuz isimlerin silinmemesi için kütüklerin koruma altına alınıyor olması da ayrıca dikkat edilmesi gereken bir noktayı oluşturmaktadır.
33. Eğitim Karikatürleri Müzesi
2004 yılında, Anadolu Üniversitesi Karikatür Sanatını Araştırma ve Uygulama Merkezi’ne bağlı olarak kurulan müze içerisinde, bir ana salon, portreler odası, Eskişehir Karikatür Ustaları Odası, Afiş Odası ve Türk Karikatür Ustaları Odası yer almakla birlikte müzenin zemin katı, geçici ve karma sergilere ev sahipliği yapma amaçlı kullanılmaktadır. Sürekli olarak sergilenen eserler arasında ise; önemli mizah dergileri, heykeller, kitaplar ve tabaklar bulunmaktadır.
34. Şelale Park
Yapay bir şelaleye ev sahipliği yapması nedeniyle Şelale Park olarak adlandırılan park içerisinde, oyun grupları, otopark, yel değirmeni, cafe ve restoranlar bulunmaktadır. Yaz ve kış aylarında hizmet vermeye devam eden park, kış aylarında etrafı kapatılarak ısıtıcıların yerleştirilmesi ile ısıtılmaktadır.
35. Eskişehir Balmumu Heykel Müzesi
Tam adı Yılmaz Büyükerşen Balmumu Heykel Müzesi olan müze, Türkiye il sınırları içerisindeki ilk ve tek balmumu heykel müzesidir. 2013 yılı itibari ile hizmet vermeye başlayan ve içerisinde canlı ve gerçeğe yakın bir izlenime sahip olan tarihi ve popüler kişilerin balmumu heykellerinin bulunduğu müze, 5 farklı bölümden oluşmaktadır ve toplamda 160 tane balmumu heykeline ev sahipliği yapmaktadır. Müzenin bölümlerine göre içlerinde sergilenen eserlerden kısaca bahsetmek gerekirse; ilk salon olan A salonu içerisinde, Atatürk ve silah arkadaşları, Atatürk’ün ailesi, Osmanlı padişahları, cumhurbaşkanları gibi karakterler ve Osmanlı, Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet gibi simgelere ait figürler, ikinci salon olan B salonu içerisinde, basın – yayın, spor ve sanat dünyasından Orhan Gencebay, Kemal Sunal, İbrahim Tatlıses, Barış Manço, Adile Naşit gibi birçok ünlü kişinin balmumu heykelleri, üçüncü salon olan C salonu içerisinde, Alparslan, Seyit Battal Gazi, Nasreddin Hoca, Yunus Emre gibi tarihi karakterlerin balmumu heykelleri, dördüncü salon olan D salonu içerisinde, Turgut Özal, Adnan Menderes, Alparslan Türkeş gibi eski siyaset adamlarının ve günümüz siyasetçilerinden bazılarının balmumu heykelleri ve beşinci yani son salon olan E salonu içerisinde ise; eğitim, anılar ve ödüllere ait balmumu heykeller sergilenmektedir.
36. Çukur Çarşı
Eskiden balık pazarı olarak kullanılan ancak sonraki zamanlarda düzenlenerek park haline getirilip turizme kazandırılan çarşı içerisinde, dinlenebileceğiniz birçok mekan bulabileceğiniz gibi Eskişehir’e özgü bir taş olan lületaşından yapılan hediyelik eşyaların satıldığı birçok mağaza da bulabilirsiniz.
37. Kentpark Eskişehir
Otogar ve Gökmeydan Mahallesi arasında bulunan ve oldukça büyük bir alana kurulmuş olan park içerisinde, Türkiye’nin ilk yapay plajı, bir gölet ve bir de havuz bulunmaktadır. Denize sınırı olmamasına rağmen yapay bir plaja sahip olması nedeniyle bölge halkı tarafından özel bir ilgi gören Kentpark içerisinde ayrıca, oyun grupları, yürüyüş parkurları, restoran ve kafeler de bulunmaktadır.
38. TCDD Eskişehir Müzesi
1998 yılında hizmete açılan müze, Eskişehir Tren Garı ile aynı bina içerisinde bulunmaktadır. Müze içerisinde; buharlı lokomotifler, tarihsel kişilere ait eşyalar, telgraf makineleri ve pullar gibi dikkat çeken birçok değişik demiryolu aracı ve malzemesi sergilenmektedir.
Bunlara ek olarak, Eskişehir’e geldiğinizde ziyaret edebileceğiniz yerleri ismen belirtmek gerekirse; Mihaliççık ilçesinin Otluk Köyü sınırları içerisinde kalan Koçakkıran Mağarası, Karahöyük’e 3 km mesafede bulunan ve birbirinin devamı iki dromos ile üç tonozlu oda ve dolgu altında gizlenmiş mezardan oluşan Alpu Kocakızlar Tümülüsü, şehir merkezine 13 km mesafede bulunan ve 2006 yılında, Bakanlar Kurulu kararı ile termal turizm bölgesi olarak ilan edilen Kızılinler Kaplıcası, Mihalgazi ilçesi sınırları içerisinde, ormanla çevrili bir alanda bulunan Sakarılıca Kaplıcaları ve Eskişehir’in en büyük parkı olarak bilinen Sazova Bilim, Kültür ve Sanat Parkı şeklinde sıralama yapabiliriz.