İstanbul’da mutlaka görmemiz gereken birçok tarihi mirasımız yer alır. Bunların birçoğu oldukça popülerdir ve gitmesek de muhabbet arasında adları sıklıkla geçer. Ancak bunların arasında kıymeti oldukça fazla olan ama belki de hak ettiği şöhreti tadamamış bir yer var ki ne kadar anlatsak mutlaka bir eksik tarafı kalacak. Bahsettiğimiz yer Osmanlı Devleti’nde kurulan ilk müze olan “İstanbul Arkeoloji Müzesi”
Hem binası hem de içinde barındırmış olduğu eserlerle dünyanın en önemli 10 müzesi arasında yerini alan arkeoloji müzesinin hikayesi şu şekilde:
İstanbul Arkeoloji Müzesi Hakkında Bilgi
1869 yılına kadar Osmanlı Devleti’nde tarihi eserler Ayasofya Kilisesi’nin hemen yanında yer alan Aya İrini Kilisesi’nde toplanır. Ancak kurumsal anlamda bir müze ihtiyacı hissedildiğinden bu tarihte müzeciliğin ilk adımları atılır ve Müze-i Hümayun adıyla imparatorluk müzesi kurulur. Maarif Nazırı Saffet Paşa’nın kişisel çabalarıyla müze çalışmalarına başlanır ve müze müdürü olarak da İngiliz bir öğretmen atanır.
İstanbul Arkeoloji Müzesi için dönüm noktası ise 1881 yılıdır. Çünkü bu tarihte Osman Hamdi Bey Müze-i Hümayun’un müdürü olarak atanır ve Türk müzeciliğinde bir çığır açılır. Osman Hamdi Bey’in yaptığı ilk icraat Osmanlı toprakları üzerinde yapılan arkeolojik kazılarda çıkarılan eserlerin kayıtsız şartsız devlete ait olduğunu ilan eden kanunu yayımlamak olur. Böylelikle resmi yollardan kazıların yapılıp eserlerin yurt dışına kaçırılması engellenmiş olunur. İkinci önemli icraati ise bugün müzede yer alan eserlerin gün yüzüne çıkacağı Sayda, Nemrud Dağı, Myrina, Kyme ve diğer Aiolia Nekropolleri’nde ve Lagina Hekate Tapınağı kazılarını bizzat kendi liderliğinde başlatmış olmasıdır.
İstanbul Arkeoloji Müzesinin Bölümleri
Müze içerisinde nereleri gezeceğinizle ilgili bilgilendirmeler yetersiz. Dikkatli ve meraklı olmasanız müze binalarının birini gezmeden atlayabilir, birbirinden kıymetli tarihi eserleri görmeden geri dönebilirsiniz. Bu nedenle öncelikle İstanbul Arkeoloji Müzesi bünyesindeki binalardan ve içindeki eserlerden bahsetmek istiyoruz:
Ana Bina (1891)
1891 yılında faaliyete geçen ana bina iki katlı bir şekilde yapılmıştır. Giriş kısmı antik bir tapınak şeklinde tasarlanmıştır. Girişi üçgen alınlıklı ve toplamda dört sütundan oluşmaktadır. Cephe mimarisi müzede sergilenen ağlayan kadınlar lahdinden esinlenerek yapılmıştır. İstanbul’daki neoklasik mimari tarzında yapılmış en güzel binalardan olan müze, Türkiye’de müze binası olarak planlanmış ilk bina özelliği taşımaktadır. Daha sonraki yıllarda ana binaya sağ ve sol kanatları yapılarak genişletilmesi sağlanmıştır. Oldukça görkemli bir görünüşe sahip olan binanın üst kısmında ise II.Abdülhamid tuğraları bulunmaktadır. Bu bina toplamda 36 altı sergi salonuna sahip olmakla birlikte müzenin en önemli eserleri de burada sergilenmektedir. Müzeyi ziyaret ettiğinizde ilk olarak bu binayı gezmenizi tavsiye ediyoruz.
Çinili Köşk (15.yüzyıl)
Müze bahçesinde bulunan ve arkeoloji müzesinin bir parçası olan Çinili Köşk, Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılmıştır. Müzede Türkiye’nin birçok bölgesinden getirilmiş 2.000’nin üzerinde kıymetli eser sergilenmektedir. Bu eserlerin büyük çoğunluğu çini işçiliği eserlerden oluşmaktadır. Bu eserlerde binlerce yıllık Anadolu kültürünün izlerini net bir şekilde görmekteyiz. Ana binadaki kıymetli eserleri gördükten sonra hemen karşınızda yer alacak ve çinileriyle sizi etkileyecek bu binayı ziyaret etmelisiniz.
Şark Eserleri Binası
Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi adıyla yani güzel sanatlar akademisi olarak kurulan okul binası, 1883 yılında Osman Hamdi Bey tarafından inşaa ettirilmiştir. 1917 yılında akademi başka bir yere taşınınca bina müze olarak hizmet vermeye başlamıştır. Burada Anadolu, Mezopotamya, Arap yarım adası ve Mısır’da yapılan kazılarda ortaya çıkan eserler sergilenmektedir. Tarihte oldukça meşhur olan Hammurabi Yasaları, Kadeş Antlaşması ve birçok ufak sümer tabletleri burada sergilenmektedir.
İstanbul Arkeoloji Müzesi Eserleri
İstanbul Arkeoloji Müzesi içinde bulunan eserler, Osmanlı Devleti’nin hakimiyet kurduğu coğrafyalardan toplanmış onbinlerce kıymetli parçadan oluşmaktadır. Müzede yer alan eserlerin tarihi 5.000 yıl öncesine kadar gitmektedir.
Bu eserler birbirinden kıymetli ancak en meşhur olanları ise şu şekilde: İskender Lahdi, Sidamara Lahdi, Kadeş Barış Antlaşması Tableti, İlk Aşk Şiiri Tableti, Hammurabi Kanunları, Tanrı ve Tanrıça heykelleri, Tabnit Lahdi, Likya Lahdi, Ağlayan Kadınlar Lahdi…
İstanbul Arkeoloji Müzesi Giriş Ücreti 2019
Arkeoloji müzesine giriş ücretli olup kişi başı 30 TL’dir. Girişte müzekart geçerli olup bu kart ile bir yıl boyunca müzeye sınırsız giriş hakkı kazanırsınız. Müzekartın normal fiyatı 70 TL olup indirimli kart almaya hakkı olanlar 30 TL’ye satın alabilirler.
Müzeye ücretsiz giriş hakkı olanlar ise şu şekildedir:
- 18 yaş altı ve 65 yaş üstü olanlar.
- Şehit yakınları, gaziler ve yakınları.
- Engelli vatandaşlar ve refakatçisi.
- Erler.
- Öğretmenler.
- Basın kartı olanlar.
İstanbul Arkeoloji Müzesi Ziyaret Saatleri
İstanbul Arkeoloji müzesi fiyatı dışında bir de müze ziyaret saatleri oldukça merak edilen soruların başında gelmektedir. Müze pazartesi günleri hariç her gün ziyarete açıktır. Müze kış sezonunda 16.00, yaz sezonunda ise 18.00’e kadar ziyaretçi kabul etmektedir.
İstanbul Arkeoloji Müzesi Nerede ve Nasıl Gidilir?
Arkeoloji müzesi tarihi yarımadada yer alan Topkapı Sarayı’nın çevresinde bulunan binaların bir devamı niteliğindedir. Sultanahmet Meydanı’ndan Gülhane Parkı’na doğru yürüdüğünüzde hemen sağda yer alan müzeye aynı zamanda Topkapı Sarayı bahçesinden de geçmek mümkün. Bağcılar-Kabataş Tramvay Hattı üzerinden gelecekseniz Gülhane Parkı durağında inmeniz gerekmektedir. Anadolu yakasından geleceklerin Marmaray hattı üzerinden Sirkeci durağında inmeleri gerekmektedir. Sirkeci durağında indikten sonra valilik kapısından çıktıktan sonra yaklaşık 10 dakikalık bir yürüyüş sonrasında müzeye ulaşım sağlayabilirsiniz.