Kapadokya’nın tarihi yaklaşık olarak milattan önce 3.ooo’lere kadar gitmektedir. Bu uzun geçmişine birçok devlet ve toplum sığdıran bu bölgenin üzerinde Asur kolonileri ve Hititlerin yaşadığı bilinmektedir. Bu bölgenin tarihini üç ana dönemde incelemek istersek; Birinci dönem paleolitik, neolitik ve antik dönem, İkinci dönem Roma ve Bizans dönemi ve son dönem Türk dönemi olarak kategorize edebiliriz.
Kapadokya bölgesinde insan yerleşimi Paleolitik döneme kadar uzanmaktadır. Önceki dönemlerde Hititler’in yaşamış olduğu bu topraklar sonraki dönemlerde Hristiyanlığın en önemli merkezlerinden biri haline gelmiştir. Roma İmparatorluğu’nun baskısından kaçan Hristiyan halkı, içlerini oydukları kayaları, ev ve kilise olarak kullanarak sığınak haline getirmişlerdir.
Kapadokya bölgesinin yazılı tarihi Hititler ile başlamaktadır. İpek yolu’ nun önemli kavşaklarından biri olması nedeniyle tarih süreci içerisinde birçok ticaret kolonisine barınak olmuş ve ülkeler arası ticari ve sosyal bir köprü konumuna bürünmüştür.
M.Ö 12. Yüzyılda Hitit İmparatorluğu’ nun çökmesiyle birlikte bölgede Asur ve Frigya’ nın etkilerini taşıyan Hitit Kralları 6 yüzyıl boyunca sürecek bir egemenlik kurar ancak M.Ö. 6.yüzyılda Pers işgali ile birlikte bu egemenlik son bulur.
Kapadokya kelimesi, Pers dilinde “ Güzel Atlar Ülkesi” anlamına gelmektedir. M. Ö. 332 yılında Pers’lerin Büyük İskender tarafından yenilgiye uğratılmasıyla birlike bu bölgede büyük bir direnç başlar ve bu direnç Kapadokya Krallığı’ nın kurulmasına neden olur ancak M. Ö. 3. Yüzyıl sonlarına doğru Roma İmparatorluğu bölgede kendi gücünü hissettirmeye başlar. M. Ö. 1. Yüzyıl ortalarına gelindiğinde artık Kapadokya Kralları, Romalı generallerin emirleriyle göreve gelmekte ya da tahttan indirilir hale gelmişlerdir. M.S. 17 yılında son Kapadokya Kralı’ nın ölümü ile birlikte bu bölge artık bir Roma eyaleti haline gelmiştir.
M.S. 3. Yüzyılda bölgeye Hristiyanların gelişi ile birlikte Kapadokya bir eğitim ve düşünce merkezi halini alır ancak 303 ile 308 yılları arasında Hristiyanlara uygulnan baskı hissedilir düzeyde artış gösterir. Diğer taraftan bu bölge baskılardan korunmak ve Hristiyan düşüncelerini yaymak için ideal bir bölgedir. Artan Roma baskısına karşı bölgede yaşayan Hristiyan halkı, Romalı askerlere karşı güvenli bir alan oluşturmak için derin vadiler ve volkanik yumuşak kayaları oyarak içlerine sığınak oluştururlar.
4. yüzyıla gelindiğinde ise Kapadokya’da “Kapadokya’nın Babaları” olarak adlandırılan dönem başlar. Bu dönemde bölgenin önemini doruk noktasına ulaştıran olay ise 3. Leon’un ikonları yasaklamasıyla gerçekleşir. Getirilen bu yeni sasak sonucu, ikon yanlısı bazı insanlar bölgeye sığınarak tam 117 yıl sürecek olan İkonoklazm hareketini başlatırlar. Kapadokya manastırlarının gelişme sürecide bu döneme denk gelmektedir.
Aynı dönemler içerisinde başlayan Arap akınları bölgedeki kiliselerin tarzlarının değişmesine yol açar. 11. Ve 12. Yüzyıla gelindiğinde ise Kapadokya artık Selçukluların hakimiyetine geçer ve 1924 ile 1926 yılları arasında yapılan mübadele sonucu, bölgede kalan son Hristiyanlar bölgeyi terk ederler.